26 Aralık 2014 Cuma

Doğum 2

Açılma anlaşıldıktan sonra hemşireler odayı doğuma hazırladılar. İçerde ben ve kayınvalidem kaldık. Doktor gelip kontroller yaptı biraz konuştu ve sancı geldiğinde Gözde'nin nasıl itmesi gerektiğini söyledi. Sonra ilk büyük sancılar gelmeye başladı. Hemşiler sayıp Gözde ona göre itiyordu. Sonra ben saymaya başladım. Kısacık bir süre sonra oğlumuzun saçları gözüktü :)
bol saçlıydı ve çok komikti. Gözde gerçekten çok yoruldu ve ona karşı ve bütün annelere karşı olan saygım bir kat daha arttı. Yaklaşık 1 saatlik bir süre sonunda yavrumuz dünyaya geldi. Hemen Gözde'nin kucağına verdiler. Minicik bir moğol çocuğu gibiydi o kadar şiş ve çekikti ki! Şaşırıp kaldık Gözde ile. Hemen resimler çekildi tabii ki. Ben, Gözde ve Soren yaklaşıp öpüşüp koklaştık. Çok tatlıydı ama ikimizde şoktaydık gözyaşı bile dökemedik. Minicik bir insan; çenesi, burnu, dudakları herşeyi oluşmuş ufacık bir şey. Bebeğimiz olmuştu.
Herkes odaya girdi doğumun ardından ve resimler çekildik. Soren ağlıyordu doğal olarak ama ağlaması hep aynı hırlama ve bağırma gibiydi. Önce çok güldük çünkü komikti. Sinirli sinirli bağıran bir bebek. Sonra bu şekilde takılmış plak gibi ağlama bizi çok sinirli ve ağlayan bir bebekle bıraktı düşüncesine kapılıp hafif tırstık. Hep böyle ağlayacak mıydı?
Hastane tam 1 saat boyunca bebeği annenin göğsünde tenleri birbirine değsin diye bırakıyormuş. 1 saat bizi yalnız bıraktılar. 1 saat boyunca Soren aynı şekilde ağladı/hırladı. En sonunda hemşire odaya girdiğinde bakışları beni biraz endişelendirdi. Bu şekilde ses çıkmasının çok da normal olmadığını söyledi. Ne oluyordu?
Soren'i alıp tartmak ve temizlemek için odanın diğer yanındaki bebek yatağına aldılar. Birkaç test için ufak kablolar bağladılar ayaklarına. Tabii hepimiz tepesinde fotoğraflar çekiyorduk. Ama sonra hemşire bebeğin az oksijen aldığını,garip ağlamanın bundan kaynaklanabileceğini söyledi. Baş hemşireyi çağırıp ona da kontrol ettirdi. Sonra hiç tahmin  etmeyeceğimiz birşey oldu. Soren'in yoğun bakıma alınması gerekiyordu çünkü düzgün nefes alamıyordu. Ne oluyordu? Biz böyle birşey düşünmemiştik? Hemen arkasından ben ve annem de gittik yoğun bakım ünitesine. Oğluma bir maskeyle hava vermeye başladılar. Ağlıyordu rahatsızdı. Kablolar bağlandı. Monitörler geldi. Bir yanda bana açıklama yapıyorlardı; ciğerlerinde sorun olabilirmiş. Tek ciğeri gelişmemiş olabilirmiş çünkü dinleyemiyorlarmış. Röntgen çekilmesi gerektiği söylendi ve röntgen makinası geldi. Röntgen çekilmeden önce beni uyardılar ve sakin olmamı, bebeğin kalbinde veya ciğerlerinde delik yada yırtık olabileceğini söylediler. Allahım ne oluyordu? Dua ediyordum ufacık ellerini tutarken. Annem arkamda bana destek olmaya çalışıyordu ben oğlumla konuşuyordum. Heryeri kablolar ve maskeler. Devam öten makinalar. Soren ağlıyordu hırlıyordu. Dua etmeye çalışıyordum. Sabah saat 4 müydü kaçtı bilmiyordum. Herşey dönüyordu anlam veremiyordum.
Sonra annemi odaya gönderdim. O ayrılırken bebeğimizi bir nefes cihazına bağlamak üzerelerdi. CPAP sanırım ismi. Hiç hoş olmayan bir görüntü çünkü ağzından burnundan maske takıyorlar heryer borular ve kablolarla dolu. Bu sırada üniteye Gözde'yi getirmiş hemşire sandalyede. Yanıma gelip ona neden hiçbirşeyi gelip haber vermediğime kızdı sonra Soren'i gördü. İkimiz de gözyaşlarımızı tutamadık. Ne oluyordu oğlumuza? Daha doğalı 2 saat olmuş muydu? 
Bize odaya gitmemizi söylediler bir gelişme olursa haber vereceklerdi. Doğum odasına geri gittiğimizde hemşireler bütün eşyalarımızı toplamış bir arabaya koymuşlardı. Doğumdan sonra kalacağımız odaya transfer olduk. Bu oda çok daha küçüktü sadece hasta ve 1 kişi daha kalabilirdi. sabaha kadar çok az konuşarak sessizce 5 kişi o odada oturduk düşünceli şekilde. Arada sırada yoğun bakıma indik Soren'i görmek için. Tek tek gidiyorduk kalabalık olmasın diye. Sonra sabah saatlerinde oradan bizi doktor aradı oda telefonundan ve bebeğin en az 5 gün daha burda gözetim altında tutulması gerekebileceğini söyledi. Biz ise sadece 2 gün kalabiliyorduk. Yani bebeğimizi bırakıp eve gitmemiz gerekicekti. Çok üzüldük. Tek istediğimiz onun sağlıklı olmasıydı başka hiçbirşey değil.
Sabah 8den sonra ailelerimiz hastaneden ayrılıp eve gittiler. İkimiz kalmıştık sadece. Gidip bebeğimizi gördük sonra biraz uyuduk daha doğrusu bayıldık. Odaya devamlı birileri giriyordu. Doktorlar, hemşireler vs. biz durup durup yoğun bakıma gidiyorduk. Biraz uzaktı odamızdan. Hastane labirent gibiydi. Herşey hala rüya gibiydi ne anlam verebiliyorduk olanlara ne de kendimize gelebiliyorduk. Hangi gündeydik veya gündüz müydü gece mi bunlar hep birbirine karıştı bizim için. Tek düşüncemiz gidip yarım saatte bir Soren'i görmekti.
Sonrasını pek hatırlayamıyorum. Bayıldık mı uyuduk mu ne oldu bilmiyorum ama yine Sorenimizi görmeye gittik. Ben Gözde'yi tekerlekli sandalyede iterek götürüyordum. Bir asansörden inip başka taraftaki bir başka asansöre biniyorduk sonra yoğun bakıma gidiyorduk. Ellerimiz yıkayıp içeri giriyorduk. Bu sefer gittiğimizde bize Soren'in maskesinin çıkarıldığını söylediler! İnanamadım. Oğlum normal nefes alıyordu! Hala her yerinde kablolar bağlıydı ama nefes alıyordu.